22 Kasım 2013 Cuma

birisi olmalı...

Sevgili veya arkadaş değil, daha doğrusu onlardan biri olmak zorunda değil. yanında gerilmeden susabileceğimiz, avazımızın çıktığı kadar bağırarak şarkı söyleyebileceğimiz, omzuna kafamızı koyup usul usul ağlayabileceğimiz kendimizle kaldığımız zamanda, yani yalnız olduğumuzda aslında yalnız olmayacağımız, sadece tüm duygularımızla çırılçıplak olabileceğimiz birisi olmalı.

En çirkin yüzümüzü görebilecek, bizden yine de tiksinmeyecek, marka elbiseler ve çantalar ya da akıllı telefonlar sayesinde bağlandığımız insanlar değil. cinsel zevk almak için değil, ruhunu hissetmek için dokunabileceğimiz insanlar olmalı.

Hem herşeyimiz hem de hiç bir şeyimiz olan biri. kendi saflığını özlediğin gibi özlediğin biri.


Şimdi ben onu çok özlüyorum, ama kimi özlediğimi bile bilmiyorum.

21 Kasım 2013 Perşembe

Günaydın!


      İlk yazım çok heyecanlıyım!


      Burası benim için bir içimi dökme sayfası olacak. her zaman yazmaya niyetlenip ama ikinci gün asla yazamadığım bir günlük gibi, belki bilmiyorum. heves olmaz umarım. gerçi o kadar doluyum ki şu günlerde sanmıyorum heves gibi geçici olacağını. öfke, acı, merhamet, sevgi ve aşkın altında eziliyorum.

      Hırslarıma yeniliyorum ve aşk acısının verdiği öfkeyle yanlış kararlar alıyorum. Canım yanıyor ve canlar yakıyorum. pişmanlık duymuyor sonra kendi acımı hissettiğimde merhametim dile geliyor. öyle boktan şeyler. acaba blogun adı bir platoniğin günlüğü mü olmalıydı !